gönderen azad_26 » Cum Mar 19, 2010 9:13 pm
ABD yönetimi SSCB'nin dağılmasından sonra Orta Asya ve Kafkasya ülkelerini Rusya ve Çin'in etkisinden çıkarıp etkisini egemen kılmak istedi.
Stratejik ve önemli hammadde kaynaklarına sahip Orta Asya, ABD için Rusya ve Çin'e karşı mücadelede en önemli stratejik bölge konumunda.
Rusya ve Çin'e sınır komşusu olmasının yanında sahip olduğu zengin doğal kaynaklar sayesinde Rusya'nın dünyadaki enerji tekelini elinde bulundurmasına son verebilecek kadar önemli bir enerji hattına da sahip.
ABD'nin bu ülkeleri yanına çekebilmesi hiç de kolay değildi.
Orta Asya yaklaşık 2 asır Rus hegemonyası altında yaşamış ve bu bölgelere yerli nüfusun neredeyse yarısını oluşturacak şekilde Rus yerleştirilmiştir.
70 yıllık Reel Sosyalizm geçmişine sahip olan bu ülkelerde SSCB'nin dağılmasından önceki son 50 senelik soğuk savaş sürecinde de her gün ABD'nin anti propagandası yapılmış ve ezeli düşman olarak gösterilmiştir.
Birde bu ülkelerdeki en büyük ikinci nüfusu Ruslar oluşturuyor, ABD'nin bu ülkelere kendi kimliği ile girebilmesi imkânsızdı. Bunun için bir taşeron ülke bulması şarttı.
1990'lı yıların başında Sovyetlerin dağılması ile din açısından bakir bir durumda olan Orta Asya ülkeleri misyonerlik faaliyetleri için bulunmaz bir alandı.
Dini maneviyat açısından kendilerini boşlukta hisseden ve sosyo ekonomik ihtiyaçları fazla olan eski Sovyet Cumhuriyetlerindeki Orta Asya ülkelerinin nüfusun yüzde 70'inin Müslüman olmasından dolayı ABD misyonerliği yapacak dini gurubun da Müslüman olması gerekliydi ve bu görevi yerine getirecek kişi de ABD'de yaşayan Fethullah Gülen’den başkası değildi.
Gülen cemaati burada yaptığı faaliyetlerde ABD’nin bölgenin jeopolitik konumundan faydalanmasını sağlarken Türkiye'nin de nüfuzunu artırmasını ve yeşil sermayenin yeni yatırım sahaları bulmasına da hizmet ediyor.
GÜLEN CIA’NIN TAŞERONLUĞUNU YAPIYOR.
Açıkladığı çarpıcı verilerden dolayı CIA başkanı George Tenet'in istifasına sebep olan, Ronald Kessler'in kaleme aldığı " The CIA at War" (CIA Savaşta) adlı kitap'ta CIA'nın, yumuşak dini mesaj vermeleri ve Amerikan karşıtlığını gidermeleri için etkili bazı İslami dini liderlere para ödediğini ve desteklediğini belgeleriyle ortaya koyuyor.
"İslam’da, herhangi bir kişi dini lider olarak adlandırabilir" diyen Kessler: "Bu yüzden CIA kendisine bağlı sahte dini liderler yarattı" ifadelerini kullanıyor.
Gülen cemaati, okullarının bulunduğu Orta Asya ülkelerinde Rusçanın ikinci resmi dil olmasına rağmen Rus dilinde eğitim verilmemektedir. Bunun yerine yerel dil dersinin 3/20 saatine denk gelen İngilizce eğitime yer verilmektedir.
Amaç Rusçanın etkisini kırmanın yanında İngilizce öğretmeni adı altında CIA ajanlarını yerleştirmektir.
GÜLEN’İN İNGİLİZ KÜLTÜRÜNE KATKISI
İngiliz kültürüne verdiği katkılardan dolayı Londra'da ödül alan Gülen'e, Kazakistan'daki İngiliz Büyükelçisi 1995 Ekim'inde, "Bu okulları açmak suretiyle İngiliz kültürüne yaptığınız hizmetler ve İngiliz kültürünü yaymakta gösterdiğiniz katkılar için İngiliz milletinin minnettarlığını bildiriyor ve teşekkür ediyoruz" demişti.
Cemaate bağlı okullarda İngilizce öğretmenliği yapan ABD'li öğretmenler, ABD Eğitim Bakanlığı personeli olmadıkları halde Türkiye'de karşılığı yeşil pasaport olan yalnızca devlet görevlilerine verilen ABD resmi pasaportu “official passeport” taşıyorlar.
ABD'de bu pasaportu alabilmek için beli bir prosedürden geçilmesi ve bir komisyonun uygun görüp karar vermesi ile oluyorken, Gülen cemaatinde çalışan bu öğretmenler herhangi bir prosedürden ve komisyonun onayı alınmadan bu olanakları elde ediyorlar.
NAZARBAYEV: AMERİKANCI OLARAK DEĞİL DE TÜRKİYELİ OLARAK GELSELER KARDEŞLİĞİMİZ DAHA ÇOK PEKİŞİR
1991 yılından başlayarak Orta Asya'ya açılan Gülen cemaati 2001'deki 11 eylül saldırıları sürecinde Orta Asya'da yüzlerce okul, şirket ve üniversiteler kurdu.
Aynı süreçte Orta Asya'nın bütün başkentlerinde "Zaman" gazetesi yayınlamaktadır.
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazaraliyev bir gazeteci ile yaptığı görüşmede, Gülen cemaatini kastederek "Türkiye'den buraya gelip yatırım yapan ve okul açan soydaşlarımız, Amerikancı olarak değil de Türkiyeli olarak gelseler kardeşliğimiz daha çok pekişir" ifadeleri cemaatin Amerika’yla ilişkileri açısından önemli.
ORTA ASYA'DA DARBE VE SUİKASTLER
11 Eylül olayından sonra, ‘terörizmle mücadele’ adı altında savaş süresi boyunca bölgedeki ülkelerden hava limanlarını kullanma iznini koparan ABD, burada kalıcı olmak için kendi hava üslerini kurmak istedi.
Afganistan savaşı sırasında Taliban askerlerinin Özbekistan ve Kırgızistan'a yerleşmeleri ABD için bulunmaz bir fırsattı.
Taliban teknik ve profesyonellik açısından silahlı güçleri zayıf olan bu ülkeleri ürkütmüştür.
Özbekistan ve Kırgızistan ABD'nin kendilerinin iç güvenliklerini sağlamada yardımcı olması ve askeri teçhizat konusunda kendilerine yardım etmesi durumunda hava üssü kurma izni verileceğini açıklamışlardır.
ABD burada askeri hava üslerini kurduktan sonra kendi konumunu garantiye almak için bu ülkelerdeki siyasi iktidarını da değiştirmek istedi.
İlk olarak 16 Şubat 1999 yılında Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'a karşı başarısız bir İslami darbe girişimi gerçekleşti.
Bu darbe girişimi Özbekistan ve Rusya açısından öğretici oldu.
Kerimov bu darbe girişiminden ve daha önce de kendisime yönelik gerçekleştirilen suikastten Türkiye'yi sorumlu tuttu ve ilk iş olarak ülkesindeki Gülen cemaatine ait bütün okulları kapatıp çalışanlarının bazılarını cezaevine atarak geri kalanları da sınır dışı etti.
Bu olaydan sonra Rusya söz konusu kurumları mercek altına alarak İngiltere'nin casusluk ağının önemli bir parçası olan British Council adındaki eğitim kurumunu ve Rusya Federasyon’unun çoğunluğu Müslüman olan bölgelerde faaliyetlerini sıklaştıran gülen okullarını ve "Nur" tarikatının ülkedeki bütün okullarını kapatarak faaliyetlerini yasakladı.
Özbekistan'daki darbe girişimi başarısız olan ABD; George Saros’un başkanlığını yaptığı Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da şubeleri bulunan “Demokrasi Vakfı” ile yeni bir taktik olarak eski Sovyet ülkelerinde renkli devrimler yapmaya başladılar.
Soros derneğinin eski Sovyet ülkelerinde gerçekleştirdiği ayaklanmalara Fetulah Gülen'in de destek verdiği ve bulunduğu ülkelerdeki kurum ve kuruluşlarında çalışan yerli halkı bu ‘renkli devrimlerde’ görevlendirdiği sır değildir.
ATATÜRK ALATTO ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE GÖREV
Ayaklanmalarda Soros vakfı ekonomik boyutu ayarlarken Gülen cemaati de insan kaynağı boyutunu temin ediyordu.
Kırgızistan'daki Atatürk Alatoo üniversitesinde okuyan öğrenciler ve öğretim görevlilerin 2005 yılının 24 Mart’ında Başkent Bişkek'te gösterilerin en ön saflarda yer aldılar.
Soros ve Gülen cemaatinin ortaklaşa organize ettiği bu renkli devrimlerde ekonomik sıkıntı çeken halkın fakir kesimine para dağıtarak onları ülkelerindeki Rus nüfusuna karşı kışkırtmak istediler.
2005 yılında Kırgızistan'daki mor devrim sırasında yağmacı guruplar Rusların ev ve işyerlerini yakarak, onları ‘’Rusya'ya gönderelim’’ diyorlardı.
Yine Gülen cemaatinin yılarca dile getirdiği "Ruslar sizin topraklarınızda size hüküm ediyor, sizi sömürüyorlar’ onların sahip oldukları her şey sizin hakkınızdır propagandasının bir ürünüydü’’ ifadeleri cemaatin bölgedeki politikalerını anlamak açısından önemli.
GÜLEN’İN HİZB UT-TAHİR’LE İSLAMİ DEVRİM GİRİŞİMİ
1999 yılındaki suikast girişiminde başarılı olamayan Gülen ve ABD, 2006 yılında Hizb ut-Tahrir örgütü ile İslami devrim yapmak istediler.
Kerimov bu ‘islami devrim’ girişimine karşı isyanın çıktığı Andican bölgesini uluslararası kamuoyuna kapatarak kanlı bir katliam gerçekleştirdi.
Bu olaydan sonra Özbekistan ABD'nin askeri hava limanını kapatarak askerlerini sınırlarının dışına çıkarttı.
Kırgızistan, ABD'nin Orta Asya'daki tek askeri hava limana sahip olunca, bunu Rusya ve ABD arasında açık artırmaya koydu ve her sene ABD'den hava limanını kirasını artırmasını, aksi taktirde askerlerini çıkartacağını söyleyerek kirasını 3 kat artırdı.
GÜL'ÜN "MANAS" ÇIKARMASI
Sovyetlerin dağılmasından sonra 92 yılında Orta Asya'da okul açmaya başlayan Gülen bölgedeki Çin, İran ve Rusya etkisini kıracağı düşüncesi ile ABD tarafından doğrudan destekleniyor.
İlk olarak Kazakistan’da okul açmaya başlayan cemaat Özbekistan gibi Türkiye ile ilişkileri pek sağlam olmayan ve katı bir yönetimi buada bile okul açtı.
Gülen cemaatinin Türkiye'nin de nüfuzunu artırdığı için Ankara tarafından da doğrudan desteklendi. En son 27 Mayıs 2009 yılında Abdullah Gül'ün 100 iş adamı ile Kırgızistan'a yaptığı çıkarma sırf iş adamları ile sınırlı değildi.
Gül, Bakiyev ile yaptığı görüşmede asıl amacının batı çıkarları doğrultusunda Kırgızistan'ın jeopolitik durumun tartışıldığı ortaya çıkmıştı.
Kırgızistan Rusya’dan alacağı 2 milyar dolar kredi karşılığında ABD askerlerini ülkesinden çıkarma kararı almıştı.
ABD'nin Orta Asya'daki en önemli merkezi olan, Afganistan ve Pakistan'daki savaşlarda en büyük rolü oynayan ve Rusya’ya karşı önemli bir koz olarak kullandığı Manas hava limanını boşaltmak hiç de iyi değildi.
ABD Rusya ve Çin'e karşı elinde bulundurduğu bu büyük kozu kaybetmek istemediği için Abdullah Gül'ü aracı olarak Kırgızistan'a göndermişti.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Bakiyev, Gül ile yaptığı basın açıklamasında "görüşmemizin ana teması Afganistan’ın durumunun iyileştirilmesi sorunu oldu" demişti.
Bu görüşmeden sonra Manas hava limanı transit yük taşıma amacı ile kullanılabileceği konusunda anlaşıldı. Gül üç günlük gezi sürecinde sadece bu konu özerinde durarak ABD'nin sadece transit geçiş ve yük taşıma amaçlı tekrardan orada kalmasını sağladı.
Fetullah Gülen uzun bir süredir Amerika’da yaşıyor.
Gülen'in, hayat sürdüğü Pensilvenya'daki çiftlikte, korunması ve imkânları ile CIA'nın 'çok özel' himayesinde olduğu biliniyor.