Karabêtê Kaço (1902 - 2005)

kurdistan cografyasında yaşayan ve yaşanan olaylarla ilgili kişilikler araştırmaları

Karabêtê Kaço (1902 - 2005)

Mesajgönderen admin » Çrş Oca 18, 2012 11:17 pm

Resim
Karabêtê Kaço (1902 - 2005)
Dengbêjlik denince de akla gelen ilik isimlerden biri ise kuşkusuz Karapetê Xaço. Kürtlerin dünyaya açılan pencerelerinden önemli biri olan Erîvan Radyosu'nda uzun süre tüm Kürtlerin 'ortak duygu saati' hanile gelen Xaço, yaşamıyla da unutulmayacak örneklere sahip. Kürt dengbejlik geleneğinin ünlü ustalarından Karabet ê Xaço (Garabet Haçadruyan) tüm ailesini 1915 soykırımında yitirmiş bir Ermeni, bir soykırım mağdurudur. 1902 yılında Xerzan'da doğan Karapetê Xaço, Sultan II. Abdulhamid, Ermeni, Yezidi ve Asurlara yönelik katliam fermanını uygulamaya koyduğunda yedi yaşındadır. Köy yakmalar, toplu katliamlar ve tecridin günlük yaşamın bir parçası olduğu o günler için Xaço, "Hamidiye askerlerine her yerde ölüm melekleri de eşlik ediyordu. Ana evladına sahip çıkamıyordu. Hepimiz kıyamet gününün geldiğini düşünüyorduk" şeklinde anlatır.
Ölüm, dilencilik, sürgün ve ızdırap dolu bir yaşam Xaço, 5 kişilik ailesini kaybettiği 1915 yılının 1 Mayıs gününü şöyle anlatıyor: "Önce köpeklerin sesini, sonra da kapı sesini duyduk. Tahta kapımıza çok sert vuruyorlardı. Kapıyı açmak için ben gittim. Silahlı üç adam dışarıda duruyordu. Kürtçe konuşuyorlardı. Herkesi, köyün aşağısındaki dere kenarına götürdüler. Oraya başka Ermenileri de getirmişler. Hiç vakit kaybetmeden önce erkekleri, sonra kadınları öldürdüler. Sonunda bir parça insaf vicdanlarına girdi ki, bizi bıraktılar. Sakın kimse evine geri dönmesin! diyerek de çocukları uyardılar."
Karabetê Xaço ve kardeşleri bir süre Kürt köylerinde dilencilik yaparak karınlarını, doyurmaya çalışır. Kürtçe bilmeleri sayesinde kimliklerini gizleme imkanı bulan Xaço ve kardeşleri birlikte köy köy dolaşıp, tutunacak bir dal ararken farkına varmadan ilk stranlarını da öğrenmeye, yollarda söylemeye başlar. Kız kardeşi on iki yaşındayken, bir köylüyle evlenince kendisi de aynı köyde (Filîtê Quto) çobanlık yapmaya başlar ve bu sırada birçok denbêj ve güzel sesli insanla karşılaşır.
Sürgün ve katliamlar devam eder Uzun kış gecelerinde, köy meclislerinde dengbêjlerin şevberklerine (sıra gecesi) katılan Xaço'nun sesinin gizemi fark edilince o da köy meclislerinde stran söylemeye başlar ve böylece dengbêjlîğe de adım atar. "Aç kaldığımda, birisi bana haksızlık yaptığı zaman, hatta erkek kardeşim on yaşında hastalıktan ölünce sadece stran söyledim" diyen Xaço'nun yakasını sürgün ve katliamlar bir türlü bırakmaz. Şeyh Said isyanını ardından, sürgün ve katliama uğratılan Kürt aşiretleri ile birlikte Suriye'ye göç etmek zorunda kalan Xaço, geri dönmeleri için izin çıktığında ise nüfus kağıdı olmadığı için Qamışlı'da kalmak zorunda kalır. O dönem Suriye Fransızların elindedir ve Karapetîn yapacağı tek şey Fransız Ordusuna katılmak olur ve tam 15 yıl bu orduya hizmet eder. Kendi anlatımına göre komutanların hizmetçiliğini yapıyor, Onlara kahve yapıyor, ayakkabılarını siliyor, elbiselerini yıkayıp ütülüyor, böylece evinin geçimini sağlıyordu. 2. Dünya Savaşı sona erip Fransızlar ülkelerine döndüklerinde ise 15 yıllık hizmetin karşılığı olarak nihayet eşiyle birlikte ülkesine yani Hayasdan'a yani Ermenistan'a 1946'da ulaşabilir.
1950 yılında Erivan Radyosu'nun Kürtçe bölümüne katılan ustayı burada da bir sürpriz bekler. Radyo yöneticileri söylediği klamların ağalar, beyler ve Allah üzerine olduğunu ve Sovyet sisteminde bunun yasak olduğunu söyler. Konu ile ilgili bulunan ara formülle Xaço 50 yıl susmadan aynı frekanstan haykırır ve daha sonra kasetlerinden tüm dünyadaki Kürtlerin yüreğine seslenir. Ermeni ve Kürt uluslarının birbiriyle kesişen, çatışan yazgılarının bir bileşkesi, bir sembolü, ortak duyarlılıklarının bir sesi olarak, 5 çocuk, 15 torunla birlikte arkasında binlerce kılama sığmayan bir hoş seda, büyük bir kültürel miras bırakarak 16 Ocak 2005 aramizda ayrılır.

Xaço'nun unutulmaz eserleri arasında yerleri doldurulamayacak kadar önemli olan şu klasikler dile gelmeye devam eder: "Eyşana Elî, Zembîlfiroş, Genc Xelîl, Xumxumê, Hesenîko, Lê dihol e, Bişêriyo, Lê lê Edûlê, Xezal, Filîtê Qutu, Silêmanê Mistî, De Xalo, Mîrzikê Zaza, Lawikê Metînî(dayîkê), Evdalê Zeynê, Hey babikê, Nûrê, Ay lo Mîro, Mîro wayê, Derwêşê Evdî, Yane yane, Lo dilo, Diyarbekir, Lê Canê, Saliho û Nûrê."
Wêngu Rêngî Hêrîdonî
Kullanıcı avatarı
admin
Mesaj Panosu Yöneticisi
 
Mesajlar: 211
Kayıt: Çrş Oca 28, 2009 11:30 pm
Konum: yönetici

Dön Kurdistandan Portreler

Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir