Mustafa Paşa Yamulkî (1866 - 1936)*Divan-ı Harp Reisi Kürt Mustafa Paşa Yamulkî (1920).Ez ditirsim ey wetan bimrim, nebînim bextîyarî te
Binivisin ba li ser qebrêm, Watan xemgîn û min xemgîn*Mustafa Paşa Yamulkî, 25 Ocak 1866’da Güney Kurdistan’ın Süleymaniye şehrinde Bilbaşaran ailesine mensup Kürt eşrafından bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk eğitimini Said Hüseyin Medresesinde Molla Fedah ve Molla İrfan’dan alan Mustafa, Bağdat Askerî Rüştiyesine birincilikle girdi. Okuldaki başarısı ve askerî dehasından dolayı bir süre sonra kaydı İstanbul’daki harp akademisine alındı. Burada iyi bir eğitim alan Mustafa, entelektüel çevrelerle de ilişki kurdu, yazdığı şiirlerle ses getirdi. İyi derecede Türkçe, Arapça ve Farsça’nın yanı sıra Kürtçe’nin bütün lehçelerini de çok iyi biliyordu.3 Mayıs 1888’de Hüseyin Paşa’nın kızı ve Osmanlı’nın son dönemlerinde şurayı devlet reisliği görevini sürdüren Kürt Said Paşa’nın (Osmanlı sefiri ve Kürt diplomatı Şerif Paşa’nın babası) kız kardeşi Safya Xanim Xendanzâde ile evlendi. Çocukları Albay Aziz Yamulkî, Zehra Yamulkî, Meliha Yamulkî ve 1919’da Kürt Kadınları Teali Cemiyeti’ni kuracak olan Dr. Encum Yamulkî Xanim idi.
1888 yılında askerî eğitimini tamamlayınca Hicaz’a teğmen olarak atandı. 1893 tarihinde Xoy (Hoy), Urmiye ve Senê (Senendec) kentlerinde, 1899’da Bağdat, 1904’te İran ve Osmanlı sınırında, 1908’de Ankara ve 1909’da Azerbaycan’da üst düzey görevlerde çalıştı. 1911’de 5. Osmanlı Ordusu’nun başına getirildi. Birinci Dünya savaşı sırasında Osmanlı’nın Bağdat güçlerinin başında yer alıyordu. 3 Aralık 1918’de Sivas bölgesine atandı. Askerî yaşamı boyunca Kürt Mustafa Paşa olarak biliniyordu. 5 Nisan 1920’de Damat Ferit Paşa hükümeti tarafından kurulan divan-ı harbin başına getirilmiş ve Mustafa Kemal (Atatürk), Fevzi Çakmak, Hüseyin Rauf Bey, Ali Fuad Paşa, İsmet Paşa, Mustafa Rahmi Bey ve Ermeni olaylarına ismi karışan birçok ismin geçtiği kişilere 20 Nisan 1920’de gıyabî, Bayburt Ermeni tehcirinden sorumlu Urfa mutasarrıfı Nusret Bey ve Boğazlıyan kaymakamı Kemal Bey ile birlikte birçok kişiye idam kararı vermişti. Bu olayın neticesinde Türkler kendisine “Nemrut Mustafa Paşa” demeye ve onun hakkında karalama kampanyaları yürütmeye başladılar.
17 Haziran 1921’de Mustafa Kemal ve arkadaşlarının iktidar olmaları sebebiyle İstanbul’u terk ederek Güney Kürdistan’a gitti. Burada Güney Kürdistan Kralı Şêx Mahmud Berzencî önderdliğindeki Güney Kurdistan Devrimi’ne katıldı. Hükümetin kurulmasında ve askerî zaferler elde etmesinde büyük emekler verdi.
10 Ekim 1921’de Süleymaniye başkent ilan edilerek Güney Kürdistan Krallığı kuruldu ve Şeyh Mahmud Berzencî kral ilan edilerek hükümet deklere edildi. Kardeşi Sadiq Qadirî’nin savunma bakanlığı genel müfettişi olduğu hükümet kabinesine dışarıdan destek veren Kürt Mustafa Paşa, Ehmed Behced Efendi, Elî Efendi Bapîr Axa, Faik Arif Bey, Hecî Axayê Fethullah, Yüzbaşı İdham Bey, Refiq Hîlmî Bey, Salih Qeftan, Şêx Muhammed Gulan, Şukrî Alaka (Hristiyan Cemaati temsilcisi) ve Tevfiq Bey gibi isimlerle Cemaata Kudistana Mezin (Büyük Kürdistan Cemiyeti, bazı kaynaklarda Kürdistan Derneği olarak da geçmekte) adlı bir cemiyet kurdular. Bu cemiyetin esas amacı Şêx Mahmud Berzencî hükümetini desteklemek ve bağımsız Büyük Kürdistan Devleti’ni kurmaktı. Bu faaliyetler çerçevesinde 2 Ağustos 1922’de Kürtçe, Türkçe ve Farsça yayın yapan Bangî Kurdistan adlı bir gazete çıkarılmaya başlandı. Mustafa Yamulkî bu gazetedeki yazılarında sert bir dil ile Mustafa Kemal’i eleştirmekte Kürtlere, ‘Mustafa Kemal’in oyununa gelmemeleri’ için uyarılarda bulunuyordu. Nitekim onun korktuğu şey, kısa bir süre sonra kuzeyde kalan Kürtler için başlıyor olacaktı. 1 Ekim 1924’te Kürdistan Cemiyeti başkanı sıfatıyla Milletler Cemiyeti’ne bir mektup yazan Mustafa Yamulkî, mektubunda Türk yönetiminin Kuzey Kürdistanlılara karşı göstermiş olduğu saldırıları protesto ederek Türk Devleti’nin Musul üzerindeki haksız talebine cevaplar vermiş ve Musul ile Kerkük’ün yalnızca Kürdistan’a ait olduğunun altını çizmişti.
25 Mayıs 1936’da 70 yaşında ölen Kürt Mustafa Paşa Yamulkî’nin ölümünden sonra, şiirleri 1956 yılında ölümünün 20. yılında yayımlandı.
----------------------------------------------------
*Ey vatan! Korkarım ölmekten görmeden bahtiyar oluşunu
O zaman yazsınlar mezar taşıma vatan mahzun ben mahzun!
Bu dizeler, Mustafa Paşa’nın mezar taşında yer alıyor. Küçük çaplı araştırmamızda Türk şairlerinden Namık Kemal’in (1840-1889) de Bolayır’da bulunan mezarının taşında bu dizelerin benzerinin olduğunu gördük: “Ölürsem görmeden millette ümmid ettiğim feyzi / Yazılsın seng-i kabrimde vatan mahzun ben mahzun!” Burada ilk akla gelen Mustafa Paşa Yamulki’nin İstanbul yıllarında Namık Kemal’den etkilendiği ve belki de onun gibi vatanperverlik örneği göstermek istediği olmuştu. Fakat aynı dizeler M. Emin Bozarslan’ın Nûbihar’ın 73-74. sayısında yayımlanan ‘Ser Dû Helbestên Balkêş’ (Dikkat Çeken İki Şiir Üzerine) adlı makalesinde Namık Kemal ile aynı dönemde İstanbul’da yaşayan Hacî Qadirê Koyî‘nin (1825-1897) şiiri olarak yer alıyor.