Mihemed Mihrî Hilav (1889-1956)Dilbilimci, gazeteci, şair ve hukukçu Kürt aydını Mihemed Mîhrî (Mehmet Mihri Hilav), 1889’da Doğu Kürdistan’ın Ciwanro şehrine bağlı Disê köyünde doğdu. Babası Mela Ebdullayê Miftî annesi ise Seyîd Şehabeddînê Talsî’nin kızı Mehran Xanim’dır.
Büyük Kürt alimleri yetiştirmiş bir aileden olan Mihemed Mihrî Bey’in dedesi bölgenin ileri gelenlerinden Mela Mehmûd, babasının dedesi Cîwanro’da müderris olan Mela Mehemed, dedesinin dedesi Ehmêdî Gewrê adlı düşünür, onun da babası Mûzeferxanî Ciwanro adlı bölge hakimidir. Mihemed Mihrî, halen de bölgede saygınlıkla anılan Mihemed Sidiqî Miftizade, Mela Xalîdê Miftî ve Mela Mehmûdê Miftî kardeşlerin en küçüğüdür. Ağabeyi Mihemed Sidiqî Miftîzade, 1959’da Tahran’da yayına başlayan Kürdistan Gazetesi’nin başyazarıdır.
Zekasıyla çocukluğunda dikkatleri üzerine çeken Mihemed Mihrî, ilk eğitimini babasının yanında tamamladı. Daha sonra Sinê (Senendej) şehrine giderek tanınmış birkaç alimden dersler aldı. Bîzare ve Serdeşt’de de öğrenim gören Mihemed Mihrî, burada Mela Qadir’in öğrencisi oldu ve onunla bazı şehirleri dolaştı. Daha sonra Güney Kürdistan’daki Kürt şehri Hewlêr’e (Erbîl) giden Mihemed Mihrî, Mela Ebûbekir’den 1904 yılında icazet alarak Disê köyüne geri döndü.
Çok genç olmasına rağmen Sinê’de derin bilgisiyle ses getirdi ve burada bir medresede Kürt felsefesi, hitabet ve okuma gibi dersler verdi. Henüz 17 yaşındayken dedesi ile girdiği bir tartışmadan dolayı küserek Sinê’yi terk etti ve medreselerde ders vermek için Kuzey Kürdistan’a gitti. Bir dönem Kars’ta daha sonra da Erzurum’da kaldı ve 1911 yılı başlarında Trabzon üzerinden İstanbul’a gitti.
Divanyolu’na yerleşen Mihemed Mihrî, bir medreseye ve Darulfünun’a kaydolarak hukuk eğitimi almaya başladı. Buradaki aydın Kürt çevreleriyle kısa bir sürede ilişki geliştirdi ve 1912’de kurulan Kürt öğrenci derneği Hêvî’nin kurucuları arasında yer aldı. Keskin zekası ve derin bilgisiyle İstanbul’da da ünlenen Mihemed Mihrî, bir süre Osmanlı sarayında Sultan Mehmed Reşat’a dersî’am olarak hocalık yaptı. Daha sonra Hasan Ali Yücel ile birlikte İstanbul Erkek Lisesi’nde dersler vermeye ve adliyede avukatlık yapmaya başladı. İttihat ve Terakki’nin iktidarında eğitim bakanı olan Kürd İsmail Hakkı Baban ile birlikte Kürtlerin tarihi ve sosyal yaşamları üzerine çalışmaya başladı.
6 Haziran 1913’te başyazarı olduğu Hêvî Cemiyeti’nin yayın organı Kürdistan Dergisi’ni çıkaran Mihemed Mihrî Bey, Kürtçe’nin Mukrî ve Soran lehçeleri de dahil olmak üzere Arapça, Farsça ve Türkçe yazılar kaleme aldı. M. M, Mihrî, Kakeheme, Dawer Erdelanî, Zehawî Zade, Îrfan ve Müftizade gibi mahlaslar da kullanan Mihrî Bey, Avukat Kemal Badıllı’nın da gramer kitabında belirttiği gibi ilk Kürtçe gramerin de yazarıydı. Jin ve Kürdistan dergilerinde adından çokça bahsedilen Mukaddimet’ül İrfan adlı bu Kürtçe gramerin yanında daha sonra Mihemed Mihrî Bey, Kürtçe-Türkçe-Arapça-Farsça ve Fransızca olmak üzere çok dilli bir sözlük de hazırladı.
Kürdistan Teali Cemiyeti’nin de aktif üyelerinden biri olan Mihemed Mihri Bey, Jîn, Rojî Kurd ve Hetawî Kurd gibi dergi ve gazetelerin de yazarlarındandı ve daha çok siyasi, sosyal, edebî ve dilbilimsel konularda yazılar yazdı, eleştirmenliği ile adından söz ettirdi.
1920 yılında Kafkas göçmeni Şazîye Xanim ile evlenen Mihemed Mihrî Bey’in Lamia, Süheyla ve Leyla adlarında üç kızı ile Selahattin ve Necmettin adlarında iki oğlu oldu. 1928’de doğmuş olan oğlu Selahattin, Türkiye’nin tanınmış felsefecilerinden, çevirmen ve deneme yazarlarından Selahattin Hilav’dır (12 Mayıs 2005’te İstanbul’da öldü). Necmettin Hilav ise asıl mesleği mühendislik olmasına rağmen İstanbul entelektüelleri arasında yer almış, İslam ve Medeniyet gibi alanlarda çalışmış bir aydındır.
1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile sıkıntılı günler geçiren Mihemed Mihrî Bey, bir süre sonra Adalar’a yerleşerek uzun bir süre sessiz kalmayı tercih etti. 1925 Şeyh Said başkaldırısı sonrası kurulan mahkemede yargılanan Kürtlerin ifadelerinde sıkça adı geçen Mihemed Mihrî Bey, Şeyh Said başkaldırısında idam edilenlerden Palulu Kör Sadi’nin, Kürdistan Dergisi’ndeki yazılarından etkilenmiş olduğunu beyan etmesi üzerine bu davayla ilgili olarak İstanbul’da tutuklanmış, kısa bir süre tevkif edildikten sonra serbest bırakılmıştır.
1934’te çıkan soyadı kanununu ile Kürtçe’de ışık, ateş, alev gibi anlamlar taşıyan Hilav soyadını alan Mihemed Mihri Bey, bir süre Musa Anter’in 1948’de çıkardığı Dicle Kaynağı’nda Kürtlerle ilgili yazılar yazmış ve 1956 yazında İstanbul’da rahatsızlanarak vefat etmiştir.
Bediüzzaman Said Kurdi’nin de avukatı olarak bilinen ve ilk diplomalı avukat olan Mihemed Mihrî Hilav’ın iki eseri bulunmaktadır: Mukaddimet’ül İrfan (1919 - İstanbul / Kürtçe Gramer), Ferhengî Kurdî - Turkî - Erebî - Farsî - Ferensî (1919 - İstanbul / Çok Dilli Kürtçe Sözlük).
*Foto: Mihemed Mihrî Bey eşi Şazîye Xanim, kızları ve bazı akrabalarıyla birlikte (1940).