Kürt Dehası El Dinawerî (820-896)Tam adı Ebû Henîfe Ehmed kurê Dawudê Dinawerî olan Kürt bilim adamı El Dinawerî, 820 yılında Kirmanşah ile Hamedan arasındaki kadîm Kürt şehiri Dinawer’de doğdu. 28 Temmuz 896′da yine aynı şehirde ölen bilgin, İslam topraklarında o güne kadar doğmuş en büyük deha kabul edilmekteydi. Kesinlik biliminin de (Îlmê Kat’iyyet) kurucusu kabul edilen Ebû Henîfe, İsfahan’da astronomi, metamatik ve mekanik, Küfe ve Basra’da ise filoloji ve şiir eğitimi almıştı.
Çağdaşı pek çok Kürt bilgini gibi kendi dönemine damga vuran El Dinawerî, geniş bilgi birikimi ile dikkat çekmiş ve farklı alanlardaki uzmanlığıyla Kürdistan’ın çeşitli bölgelerinden öğrenciler yetiştirmişti. Tarihten floraya, şiirden aritmetiğe kadar birçok alanda eser veren El Dinawerî, özellikle retorik alanında yaptığı çalışmalarıyla ün salmıştı. Kürt halkına gösterdiği ilgi ile bilinen bu deha, ilk çalışmasını da yine Kürtler üzerine yapmış ve antropolojik ve etnografik bulgulardan yola çıkarak Ensab El Ekrad (Kürtlerin Kökenleri) adlı kitabı yazmıştı. Günümüzde elyazma dört kopyası bulunan bu kitap, Kürtlerin toplu tarihi açısından da bir ilk sayılmakta.
İslam uygarlığının yükselmesinin en önemli köşe taşlarından biri kabul edilen El Dinawerî, şüphesiz Kürt ileri gelenleri içerisinde en mükemmel olanıydı. Matematikçi, gökbilimci, maden bilimci ve sanayi mühendisi olduğu kadar, bir bitki bilimci, zoolog, tarihçi, coğrafyacı, filolog, edebiyat eleştirmeni ve etnografyacı olarak ün salmış ve yaptığı tasniflerle bilim dünyasını kendisine hayran bırakmıştı. Örneğin aynı zamanda madencilik ve patlamalı fırınların mekaniği üzerine yapılmış çeşitli yorumlar da içeren altı büyük ciltten oluşan Kitab El Nebat (Flora Kitabı) adlı eseri, bitkiler ve onların morfolojik sınıflandırması, toprak morflojisi ve hidrolojisi gibi konularda temel bir kaynak olmakla kalmayıp aynı zamanda bitki isimleri ve onların şiirsel literatürdeki kullanımı alanında ortaçağın en bütünlüklü tezlerinden birini teşkil eder.
El Dinawerî’nin saf bilimleri konu alan seçilmiş yazmaları arasında şunlar vardır: Kitab el-Cebr ve’l-Mukabele (Cebir Kitabı), Kitab el-Nebat (Flora Kitabı), Kitab el-Kusuf (Güneş Tutulmaları Kitabı), Kitab el-Redd ala Rasad el-İsfahanî (El İsfahanî’nin Astronomik Gözlemlerinin Çürütülmesi), Kitab el-Hisab (Hesaplar Kitabı), Bahs fi Hisab el-Hind (Hint Hesabının Analizi), Kitab el-Cem ve’l-Tefrik (Aritmetik Kitabı), Kitab el-Kıble ve’l-Zewal (Yıldızların Konumu Kitabı), Kitab el-Enva (Hava ve Gazlar Kitabı) ve Islah el-Mantık (Mantığın Geliştirilmesi Kitabı) adlı çalışmaları dikkat çekerken, sosyal alanlarda ise yazmış olduğu Ahbar el-Tival (Genel Tarih), Kitab el-Kebir (Bilimler Tarihi Kitabı), Kitab el-Fesaha (Retorikler Kitabı), Kitab el-Buldan (Coğrafya Kitabı), Kitab el-Şiir ve ‘Işuara (Şiir ve Şairler Kitabı) ve Ensab el-Ekrad (Kürtlerin Kökenleri) adlı kitaplarıyla adından söz ettirmiştir. El Dinawerî’nin bunların dışında da kitaplara sahip olduğu ancak kendi döneminden başka yazarların onunla ilgili yazdıkları yorumlardan anlaşılmaktadır.
Andromeda Galaksisi’ni keşfeden ünlü gökbilimci Abdurrahman Sufî Şirazi, daha sonraki eserlerden biri olan Suvar el-Kavakib’te Ebu Hanife’nin bir gökbilimcisi olarak bulunduğu yüksek düzey üzerine yorum yaptıktan sonra 946 yılındaki ölümünün ardından 50 yıl sonra Ebu Hanife’nin Dinawer’deki gözlemevini şahsen gördüğünü nakleder ve Ebu Hanife’nin yaşlı öğrencilerinin çalışmalarına devam ettiğini belirtir. Dinawerî’nin bu gözlemevi 200 yıl daha çalışmaya devam etmiş ve Moğolların, Dinawer şehrini yağmalamalarıyla birlikte yok edilmişti. Ebu Hanife’nin gözlemevi bölgesindeki özel kütüphanesinde ilk defa karşılaştığı Hava ve Gazlar Kitabı üzerine yorum yapan Şîrazî bunu türünün en nitelikli eseri olarak tanımlar.
El Dinawerî’nin en önemli niteliği şüphesiz onun kesinliğiydi. Fakat Kürtler açısından daha önemli olan bir özelliğiyse Kürtlere ve Kürtçe’ye gösterdiği önemdir. Örneğin, Flora Kitabı’nın tümü, dönemin standartları gereği Arapça olarak kaleme alınmışken, Kürdistan Florası adlı bölüm yerel bitkilerin isimlerinin Kürtçe terimlerle verilmiş olması ile dikkat çeker