Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te 33 kişinin ölümüyle sonuçlanan Madımak KatliamıTürkiye tarihinin en kanlı katliamlarından biri, 2 Temmuz 1993 tarihinde bir Cuma günü Sivas'ta gerçekleşti. Kendilerinden 400 yıl önce yaşayan Pir Sultan Abdal'ı anmak isteyen 33 ardılı, konakladıkları Madımak Oteli'nde Türkiye'nin gözleri önünde diri diri yakıldı. Katliamın yaşandığı otel ise hâlâ "Utanç Müzesi" yapılmadı.
EVLERE PROVOKATİF BİLDİRİLER BIRAKILDI
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) tarafından 30 Haziran 1993'te anma etkinliklerinin 4'üncüsüne katılmak için yüzlerce aydın, sanatçı ve ozan Ankara'dan Sivas'a hareket etti. Sivas'a ulaşılmasıyla başlayan etkinliklerin ilk günü planlanan şekilde geçerken, "Şeytan’ın Ayetleri" adlı kitabı Türkçe’ye çeviren ve etkinliklere katılan Aziz Nesin üzerinden etkinliğin ikinci günü kentte kimi provokasyonlar başlamıştı.
Camilerde ve çevresinde bazı gruplar toplanmaya başlarken, anma etkinliği için gelen gruba saldırı olabileceği söylentileri şehirde yayılmaya başlandı. Halen kimler tarafından basıldığı açıklanmayan ve üzerinde "Müminlere öz canlarından daha ileri olan Allah Resûlü (S.A.V.)'ne ve O'nun temiz zevcelerine, Allah'ın beytine (Kâbe'ye) ve kitab'ı Kur-an'a alçakça küfredilmekte ve müminlerin izzet ve namuslarına saldırılmaktadır" gibi halkı kışkırtıcı ifadeler bulanan ilanlar evlere bırakıldı. Bildiriler özellikle etkinlik için gelen yazar ve şairlerin kitaplarını imzaladığı Buruciye Medresesi etrafında dağıldı. Yerel gazeteler de bildiriyle aynı nitelikte manşetlerle çıktı.
Sivas Katliamı'nın 24. yılı: Sorumlular cezalandırılsın
BASIN TOPLANTISI
1 Temmuz günü açık yapılan provokasyonlara rağmen şehirde ve etkinliklere gelenlerin konakladığı Madımak Oteli'nde fazladan bir önlem alınmamıştı. Aziz Nesin 2 Temmuz’da yaptığı basın toplantısında, yerel gazetelerin attığı manşetlere tepki gösterdi. Ancak İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirinin tahrik edici sorular yöneltmesi üzerine kentte hakim olan gergin hava daha fazla kendini gösteremeye başladı.
CUMA NAMAZI ÇIKIŞI SALDIRI BAŞLADI
Şenlikler kapsamında Can Şenliği oyuncuları davul eşliğinde bir gösteri yapmak için çağrı yaptı ancak Çifte Minare etrafında Cuma namazı için toplanan grup bu çağrıyı, “Ezanı bastırmak istiyor zındıklar” diyerek provoke etti. Ardından "Sivas laiklere mezar olacak", "Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta yıkılacak", "Sivas Aziz'e mezar olacak" sloganları atarak Cuma namazından çıkan gruplar anma etkinliğinin yapıldığı Kültür Merkezi’nde bulanan yurttaşlara saldırdı.
ASKERLER OTELDEN KATLİAM BAŞLARKEN AYRILDI
Kültür Merkezi etrafındaki saldırıların durmasının ardından saldırganlar kalabalıklaşmaya başladı ve sayıları onbinleri buldu. Hükümet Konağını taşlamaya başlayan saldırganlar, Hükümet Konağına 500 metre mesafede olan Madımak Oteli’ne saldırdı. Otelin önüne gelen ve "Asker Bosna'ya" sloganıyla karşılanan bir grup asker, bir süre otel çevresinde bekleyip saldırganlarla görüştükten sonra ayrıldığı ortaya çıktı. Saldırganlar otelin önündeki arabaları ters çevirip, araçlardan aldıkları benzinle tutuşturdu oteli. Yangını söndürmek için gelen itfaiye ekiplerinin de su hortumlarını parçalayan saldırganlar yangının büyümesi için otelin kırık camlarından içeri benzinle ıslatılmış bez parçaları attı.
'MÜDAHALE ETMEYİN'
Bu sırada otel içinde kalanlar yetkilileri aradı ve oteldeki çığlıkları dinleterek yardım istedi. Dönemin Sivas Valisi, Emniyet Müdürü ve birçok yetkilisine ulaşarak önlem alınmasını istedi. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve parti liderleri de arandı. Yetkililerin "Korkmayın her türlü önlem alındı" demesine rağmen bahsedilen önlem bir türlü alınmadı. Hatta kimi iddialara göre, katliamdan sonra görevden alınan Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner'e olayların büyüdüğü haberi verilmiş ancak Öner'den "Müdahale etmeyin" emri alınmıştı.
Yaklaşık 12 saat sonra saldırgan gruba "müdahale edildi" ve yangın söndürüldü. İkisi otel görevlisi olmak üzere anma için gelen 35 kişi yaşamını yitirdi. Otelde kalan 51 kişi kendi olanaklarıyla otelden kurtuldu.
33 CAN... KİMLERİ KAYBETTİK?
Alevi toplumunu hedef halan katliamda, yazar, şair, sanatçı, felsefeci, ozan ve çocuk yaşta insanlar yaşama gözlerini yumdu. Katledilenlerin her biri sadece Alevi toplumunun değil aynı zamanda Türkiye'nin de yetişmiş önemli değerleriydi.
Yaşamını paylaştığı, eşi Muhibe Akarsu ile birlikte Madımak'ta sonsuzluğa uğurlanan, Ozan Muhlis Akarsu, Karacaoğlan ve Pir Sultan Abdal'dan etkilendiği sanatıyla Alevi toplumunun gönlünde yer etmişti. Yaptığı türkülerden kaynaklı 1980 Darbesi'nde hapse atılan Arkarsu, arkasında 100'ü aşkın plak, 4 kaset ve çok sayıda deyiş bıraktı.
Araştırmacı-yazar Asım Bezirci ise, Sivas katliamı sırasında 67 yaşındaydı. Bezirci, üniversite yıllarında sosyalizm fikriyle tanıştı ve Türkiye Sosyalist Partisi'ne üye oldu. Bezirci, arkasında yayınlanmış 70 kitap bıraktı.
Göğsünde taşıdığı ve türkülerini onunla söylediği "üç telli cura"nın son ustası olan, Alevi Bektaşi halk ozanı Nesimi Çimen de, 33 canın arasındaydı. Kirmançkî deyişleriyle de bilenen Çimen, Zeytinburnu'da bir gecekondu evinde yaşıyordu. Misafirleri arasında yol arkadaşları, Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney'in de bulunduğu çok sayıda sanatçı, ozan ve aydın bulunuyordu.
"Nevroz" adlı kasetiyle ilk resmi Kürtçe kasetin sahibi olan ve Alevilerin "Şelpe" ezgisini ilk duyuranlar arasında yer alan Hasret Gültekin, 6 yaşında saz çalmaya başladı, 11 yaşında sahne aldı, 22 yaşında saz virtüözü oldu.
Şair ve yazar Metin Altıok, ağır yaralı olarak kurtulduğu Madımak katliamının ardından kaldırıldığı hastanede yaşama gözlerini yumdu. 60'lı yılların genç şairleri arasında sayılan Altınok, yalın bir dille arkasında onlarca eser bıraktı.
Katliamda, karikatürist Asaf Koçak, şair Behçet Sefa Aysan, gazeteci Mehmet Kaynak, şair Uğur Kaynar, sanatçı Edibe Sulari'nin de aralarında bulunduğu aydınlar, 12 ve 15 yaşında olan Koray ile Menekşe Kaya kardeşler, 16 ve 17 yaşında olan Asuman ve Yasemin Sivri kardeşler ile misafirleri Hollandalı üniversitesi öğrencisi Carina Cuanna, yaşamını yitiren 33 can arasındaydı.
YETKİLİLER NE SÖYLEMİŞTİ?
Katliamın yaşandığı dönem kirli savaşın temsilcisi olarak da görülen Tansu Çiller başbakanlığında SHP-DYP hükümeti bulunuyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı ise Süleyman Demirel'di.
Katliam yaşanırken "Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz" diyerek güvenlik güçlerini ve yetkilileri uyaran Süleyman Demirel, katliamdan sonra "Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır" açıklaması yaptı.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller de, "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir" açıklaması ise "dışarıdaki saldırganlara bir mesaj" olarak yorumlandı.
Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ise, olaylar sırasında telefonla Aziz Nesin ile konuşup “En kısa zamanda takviye güç göndereceğiz” demesine rağmen katliamdan sonra “Ne yapayım, yetkim yoktu" şeklinde açıklama yaptı.
Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner, polislere “Müdahale etmeyin" emrini verdiği iddiaları tartışıldı ve katliamdan 8 gün sonra görevden alındı
Sivas Valisi Ahmet Karabilgin ise 9 Temmuz 1993’te görevden alındı. Görevden alınmasının üzerine Karabilgin, "Birçok yerden yardım istedim. Yardım iş işten geçtikten sonra geldi. Taleplerimi dikkate almayanlara dokunulmadı" açıklaması yaptı.
Sivas Katliamı ve değişmeyen gazetecilik
UTANÇ MÜZESİ VE KATLİAMLA YÜZLEŞME TALEBİ
Alevi toplumu ve kurumları, katliamın ardından Madımak Oteli'nin bir "Utanç Müzesi" haline getirilmesini ve adil bir yargılamayla katliamla yüzleşme talebini sürdürüyor. Ancak 24 yıldır ısrar edilen bu talep yerine getirilmezken, otel şu anda "Bilim ve Kültür Merkezi" olarak kullanılıyor. Otel, Kültür Merkezi haline getirilmeden önce ise altında bulunan dükkana kebapçı açılmış ve yaklaşık 14 yıl boyunca onlarca insanın yakılarak katledildiği bir mekanda kebap yenmiş olması hafızalardan silinmedi. Otelin Kültür Merkezi haline getirilmesi ardından, katliamı sırasında saldırgan gruptan ölen iki kişinin de isimleri otelin içine yazıldı.
YARGI SÜRECİ
Olayın ardından 3 Temmuz’da 35 kişi gözaltına alınırken daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190’a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124’ü tutuklandı. Sivas katliamı davası, Sivas Devlet Güvenlik mahkemesinde görülecekken güvenlik gerekçesi ile Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönderildi.
SANIKLARA AĞIR TAHRİK İNDİRİMİ
21 Ekin 1993 tarihinde davanın ilk duruşması görülürken ilk karar yaklaşık 1 yıl sonra 26 Aralık 1994 tarihinde verildi. Mahkemenin verdiği karara göre 22 sanık hakkında 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verdi. Hatta Mahkeme Aziz Nesin’in yazdığı kitabı ağır tahrik unsuru olarak görerek ceza indirimi dahi yaptı. Müşteki avukatlar, DGM'nin kararını taraflı, hukuka ve adalete aykırı olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gitti.
YENİDEN YARGILAMA
Temyiz dosyası Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderildi. Yargıtay, 9. Dairesi "Katliamın Cumhuriyete, Laikliğe ve Demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek DGM'nin kararını esastan bozarak yargılamanın yeniden yapılmasını talep etti. Ankara 1 Nolu DGM, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.
CEZALAR
Ankara 1 Nolu DGM yeniden yaptığı yargılama sonucu ikinci kararını 28 Kasım 1997'de verdi. Verilen karara göre 33 sanığa idam cezası verildi. Karar sanık avukatları tarafından temyiz edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de 24 Aralık 1998'de verdiği kararda, Ankara 1 Nolu DGM’nin verdiği hapis cezalarını onaylarken, 33 idam cezasını "usul noksanlıkları" gerekçesiyle bozdu. İdam cezaları dışında 9 sanık 7 yıl 6'şar ay, 4 sanık 20'şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 1 sanık da 5 yıl hapis cezası aldı.
Yargıtay 9. Dairesinin aldığı karar ile Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000'de üçüncü kez idam kararı verildi. Ankara 1 Nolu DGM’nin verdiği karara göre 33 sanık yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezası yürürlükten kaldırılınca, 33 idam hükümlüsünün cezaları müebbet hapis cezalarına dönüştürüldü.
ERÇAKMAK SİVAS'TAYMIŞ
Davanın 1 numaralı sanığı olarak belirlenen ve Sivas Belediye Meclisi’nin Refah Partili üyesi Cafer Erçakmak hiçbir zaman yakalanmadı. Hakkında İnterpol aracılığı ile kırmızı bülten ile arama kararı çıkarılan Erçakmak’ın yeri ancak öldükten sonra tespit edilebildi. 10 Temmuz 2011 tarihinde Sivas'ta kalp krizi sonucu öldüğü ortaya çıkan Erçakmak’ın gizlice Yukarı Tekke Mezarlığı'na gömüldüğü polise yapılan bir ihbar sonucunda öğrenildi.
Katliamın bir numaralı sanığı Erçakmak, arandığı süre içerisinde 27 Temmuz 1999'da Sivas Altınyayla Belediyesi'nde evlendiği, 22 Mayıs 1997'de askerlik görevine başladığı, ardından çocuğunu nüfusa kaydettirdiği ve 2000 yılında ehliyet aldığı ortaya çıktı.
8 SANIK HALEN YAKALANMADI
Sivas Davası'nda Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından sonra tahliye edilen ancak daha sonra haklarında yakalama kararı çıkan 8 sanık halen yakalanamadı. Mahkeme’nin 13 Mart 2012 tarihinde verdiği karara göre sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ'ın ölmeleri; Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zaman aşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine hüküm etti.
ERDOĞAN: HAYIRLI OLSUN
Dönemin Başbakanı Erdoğan ise, 13 Mart 2012 yılındaki grup toplantısında çıkışta Sivas katliamı davasının zaman aşımından düşmesiyle ilgili sorularını yanıtlarken ''Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun" dedi. Katliam davasında katillerin avukatlığını yapan Hayati Yazıcı, Kemal Kurt, Mehmet Bulut, Bülent Tüfekçi, Zeyid Aslan, Ali Aşlık, Halil Ürün ve Hüsnü Turan, AKP'den milletvekili seçildi.
ADALET TALEBİNE 'TERÖRİST' YANITI VERİLDİ
Ankara'dan İstanbul'a başlatılan "Adalet Yürüyüşü"ne "terörist" ifadesini kullanmasıyla gündeme gelen Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfekçi de sanıkların avukatlıklarını üstlenmişti. Alevi örgütleri de Adalet Yürüyüşü'ne, Sivas Katliamı’nda 24 yıldır ısrar ettikleri "Adalet" talebiyle katıldı.
KATİLAM UNUTMAMALI, YÜZLEŞİLMELİ
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Genel Başkanı Tuncer Baş, Sivas katliamın sadece Alevileri hedef almadığını, ülkede tüm öteki halkların katliamların hedefinde olduğunu söyledi. 24 yıldır adalet aradıklarını ifade eden Baş, bu katliamla yüzleşilmesi gerektiğini dile getirdi. Temel taleplerinin Madımak Oteli’nin "utanç müzesine" dönüştürülmesi olduğunu belirten Baş, devlet yetkililerinin katliamı unutturmaya yönelik çabalarının olduğunu, "Yüzleşme için unutmamalıyız" dedi.
Baş, 24 yıl boyunca gerçek bir yargılamanın yapılmadığını inandıklarını söyledi. 24 yıl boyunca "adalet" aradıkları için Ankara'dan İstanbul'a başlayan "Adalet Yürüyüşü"nü önemsediklerini belirten Baş, "Geç ancak çok olumlu bir yürüyüş. Bu yüzden biz de katıldık ve destekliyoruz” şeklinde konuştu.
KATILIM ÇAĞRISI
Baş, her 2 Temmuz haftasında yaptıkları gibi bu yıl da Türkiye'nin birçok yerinde Alevi kurumlarının anma etkinlerini düzenleyeceğini söyledi. Baş, 2 Temmuz günü Sivas'ta yapılacak yürüyüş ve anma etkinliğine toplumun tüm kesimlerinin katılması çağrısı yaptı. (DİHABER)