gönderen azad_26 » Çrş Eyl 15, 2010 1:05 pm
Son dönemlerin moda kelimesi İPOTEK koyma.
İpotek Fransızca bir deyim.
Sözlük anlamı; bir gayrimenkulün bir borca karşı teminat oluşturmasını gerektiren ve aynî bir hak mahiyetinde olan gayrimenkul ya da rehin, tutu anlamındadır.
Evet, son dönemin moda deyimi bu kez ipotek…
Ne hikmetse moda deyimleri üretip peşinden de Kürtlerin üzerine yığmak, giderek hastalıklı bir hal aldı. Öyle görülüyor ki giderek bu hastalıklı hal, tarz haline getirilecektir.
Hatırlayalım; önce terörist dediler, hâlbuki cümle dünya, TC devletinin ne kadar halkların başına terör estirdiğini biliyor.
Sonra etnik-milliyetçi bir hareket dediler.
Hâlbuki cümle âlem bizim sosyalist öğretiyi kendimize esas aldığımızı, milliyetçilik değil milliyetçiliğin ilkeline bile karşı çıktığımızı biliyor.
Bunun için Kürdistan’da ilk ortaya çıkışımızla birlikte, hep bu hastalıklı milliyetçi, ilkel milliyetçi yapılara karşı durduk.
Bunun için kimi sözde Kürt örgütlenmeleri tarafından korkunç hakaretlere uğradık.
Daha da tuhafı öyle bir devlet ki, temel politikalarından biri olan milliyetçiliği ideolojik olarak savunurken, halkların başına getirtmediği zulüm bırakmazken, şimdi sen gel bizi milliyetçilikle itham et.
Daha yeni dönemde üretilen taşeron kavramıyla, güya başkalarına endeksli çalıştığımız ima edilmek isteniyor.
Bre adamlar tüm dünyayı bize karşı ayaklandırmak için, her şeyinizi ama her şeyinizi sattınız.
Bush amcanızla tüm kirli pazarlıklarınızı herkes görmüşken, bu kez de Oncle Obama ile aynı seanslara geçtiniz.
Birde kendiniz ABD’den, İngiltere’den nasıl icazet alındığını yazıyorsunuz, çiziyorsunuz.
Peki, taşeron kim? Bre adamlar Afganistan’da, Somali’de ve dünyanın başka yerinde paralı taşeron olarak çalışan kimdir?
Bu kez en son icat edilen deyim; ipotek.
Yani birilerinin iradesini baskılayarak, onu tutsak almak, rehin tutmak…
700 bin asker, kaç on bin polis, 90 bin korucu, binlerce JİTEM, gizli ajan, MİT, örtülü ödenekten maaşlı çalışan kontraya sahipsiniz.
Medyanın görseli, işitseli, yazımsalı hepsi sizin dediklerinizi dile getirecek, bizleri dağlı, taşlı, taşralı ve terörist olarak lanse edecek, eğitim müessesleri sadece ve sadece sizin dilinizi telkin edecek, mahkemeler sadece ve sadece bizi içeriye atacak, taş attığı için çocuklar zindanlara tıkılacak, yetmişlik Melleler Kürtçe ezan okuduğu için işkence görecek, Sayın Öcalan sözü için insanlar tutuklanacak derken dünyanın görülmedik gizli, örtülü baskısını mitiyle polisiyle uygulayacaksın.
Bunları az gördüğün için dış güvenlikte sorumlu olan askeri bize yani Kürtlere saldırtacaksın sonra da birkaç avuç Kürt insanı, birde Kürtlerin iradelerine ipotek koymuş olacaklar.
Şimdi ayıp olmadı mı?
Şimdi yakıştı mı bu?
Şimdi oldu mu?
Hani derler ya kahramanlığını anlatırken hırsızlığını ele verme diye.
Sözde bizi ipotekçi olarak gösterirken kendinin ne olduğunu bir taraftan dile getiriyorsun, diğer yandan da özgür Kürdün geldiği düzeyi itiraf etmiş oluyorsun.
Özgür ve iradeli Kürdün, yekvücut gücünü dile getirmiş oluyorsun.
Geçmişte buna ikili iktidar diyorlardı.
Yani hem devletin iktidarı hem de devrimcilerin.
Şimdi biz iktidar demeyelim ancak ikili bir yönetim olduğu kesindir.
O zaman “ipotek ipotek” lafları boş zırvadır.
İsmini koyalım:
Demokratik Özerklik fiilen hayattadır.
Pratikte yürüyor.
Kalan bunun resmi ilanıdır.
Biz bunu 12 Eylül günü bir sandığı boykot ederek, görkemli bir şekilde, esasta kendi rengimiz olan “DEMOKRATİK ÖZERKLİK” sahalarımızı ilan etmiş oluyoruz.
İpotek değil özgür iradenin kendisine yaşam alanı açması daha mantıklı bir cümle gibi bize geliyor
Kasım ENGİN